NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
178 - (614) حدثنا
محمد بن
عبدالله بن
نمير. حدثنا
أبي. حدثنا أبو
بكر ب أبي
موسى عن أبيه،
عن رسول الله
صلى الله عليه
وسلم؛ أنه
أتاه سائل
يسأله عن
مواقيت
الصلاة؟
فلم
يرد عليه
شيئا. قال
فأقام الفجر
حين انشق الفجر.
والناس لا
يكاد يعرف
بعضهم بعضا.
ثم أمره فأقام
بالظهر. حين
زالت الشمس.
والقائل يقول
قد انتصف
النهار. وهو كان
أعلم منهم. ثم
أمره فأقام
بالعصر
والشمس مرتفعة.
ثم أمره فأقام
بالمغرب حين
وقعت الشمس.
ثم أمره فأقام
العشاء حين
غاب الشفق. ثم
أخر الفجر من
الغد حتى
انصرف منها.
والقائل يقول
قد طلعت الشمس
أو كادت. ثم
أخر الظهر حتى
كان قريبا من
وقت العصر
بالأمس. ثم
أخر العصر حتى
انصرف منها.
والقائل يقول
قد احمرت الشمس.
ثم أخر المغرب
حتى كان عند
سقوط الشفق.
ثم أخر العشاء
حتى
كان ثلث الليل
الأول. ثم
أصبح فدعا
السائل فقال
"الوقت بين
هذين".
{178}
Bize Muhammed b.
Abdillâh b. Numeyr rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti. (Dediki):
Bize Bedr b. Osman rivayet etti. (Dediki): Bize Ebu Bekir b. Ebî Mûsâ,
babasından, o da Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet
ettiki:
Kendilerine bir zât
gelerek namaz vakitlerini sormuş. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona
hiç bir cevap vermemiş. Müteakiben fecir doğduğu zaman sabah namazını
kıldırmış. (O hâlde ki) insanlar hemen hemen birbirlerini tanıyamazlarmış.
Sonra müezzine emir buyurmuş; o da öğle namazına güneşin zevali zamanında
ikaanıet getirmiş. O hâlde ki cemâatin hepsinden iyi bilen biri gündüz yarı
oldu, dermiş. Sonra güneş yüksekte iken müezzine emir etmiş; o da ikindiye
ikaamet getirmiş. Sonra güneş kavuştuğunda emir buyurarak akşam için ikaamet
getirtmiş. Sonra şafak kaybolduğu zaman müezzine emir buyurmuş; o da yatsı için
ikaamet getirmiş.
Ertesi gün sabah
namazını o kadar geciktirmiş ki, ondan çıkdıkdan sonra insan güneş doğdu, yahut
nerdeyse doğacak dermiş. Sonra öğleyi o kadar geciktirmiş ki dünkü ikindi
vaktine yaklaşmış; sonra ikindiyi de o derece geciktirmiş ki, ondan çıktıkdan
sonra insan güneş kızarmış, dermiş. Sonra akşam namazını o kadar geciktirmiş
ki, nerdeyse şafak kaybolduğu zaman kılıyormuş, sonra yatsıyı gecenin ilk üçte
birine kadar geciktirmiş. Sabaha çıkınca soran zât'ı çağırarak:
«Namaz vakitleri, şu iki
vakit aralarıdır.» buyurmuşlar.
179 - (614) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة. حدثنا
وكيع عن بدر
بن عثمان، عن
أبي بكر بن
أبي موسى.
سمعه منه عن
أبيه؛ أن
سائلا أتى
النبي صلى
الله عليه
وسلم. فسأله
عن مواقيت
الصلاة؟ بمثل
حديث ابن
نمير. غير أنه
قال:
فصلى
المغرب قبل أن
يغيب الشفق.
في اليوم الثاني.
{179}
Bize Ebu Bekir b. Ebi
Şeybe rivayet etti. (Dediki) : Bize Vekî', Bedir b. Osman'dan, o da Ebu Bekir
b. Ebî Musa'dan naklen rivayet etti. Bedir, Ebu Bekir'i, babasından naklen:
«Bir zât Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) 'e gelerek, ona namaz vakitlerini
sordu...» derken işitmiş. Ve hadîsi İbni Numeyr hadîsi gibi rivayet etmiş. Şu
kadar var ki, o:
«İkinci gün akşam
namazını şafak kaybolmadan kıldı.» demiş. Bu rivayetler dahî, namaz
vakitlerinin evvel ve âhirlerini bildirmektedirler.
İzah
Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)in, kendisine bir şey sorulduğu zaman dâima cevap verdiği
malûm iken, burada namaz vakitlerini soran zâta cevap vermemesi, lâfzan değil,
filen cevap vermek istediği içindir. Nitekim soran zât'a:
«Bizimle birlikte
namazda hazır bulun!» buyurmuş; bununla: «Sana namaz vakitlerini bilfiil beyân
edeyim de iyi belle!» demek istemişdir.
Büreyde hadisi ile, Ebu
Mûsâ hadislerinde bahsedilen suâl, cevap hâdisesinin bir hâdise olması ihtimâli
vardır.
Eğer 612 nolu Hadis'i
okumadı iseniz okuyun ve izahınıda inceleyin!